1 Haziran 2013 Cumartesi

"Geri döndüm" yazısı + Yaz Tatili

Nereden giriş yapacağımı inanın bilmiyorum, çünkü bende yazmaya ara vereli baya oldu. En son yazımda dershane kayıtları ve son sınıf olmaktan bahsetmişim ya, hah işte bitti gitti tüm o olaylar. Dershane bulamayacağımdan yakınırken, yazıldım ve YGS denen ölümcül sınav stresi geçti bitti. Ve şu çok bahsettiğim son sınıf olma sendromlarının son haftalarını yaşıyorum. Dün tüm ygs kitaplarımı dağıttım. İstanbul'a biletimi aldım ve on haziran da uçuyorum. Mimar Sinan Üniversitesi'nin Tiyatro bölümüne girebileceğim bir puan almam işin en güzel kısmı diyebilirim. Seneye bu zamanlar son finallerden şikayet ediyor olmayı gerçekten çok istiyorum. O kadar güzel hayallerim var ki, -en azından benim için- gerçek olma düşüncesi bile mükemmel Bunun anlamı çok büyük. Ama gitmeden önce yapmak istediğim bazı şeyler var;

1. "Clup'a gidelim"

K, (okul arkadaşım. Aslında ilk okuldaki sınıf arkadaşımın kardeşi ama şuan aynı okuldayız da bla bla bla) E ve ben mezuniyetten sonra ya da bir kaç gün sonra gitmeden önce clup'a gidelim ve deli gibi dans edelim dediler. Benim de buna o kadar ihtiyacım vardı ki "Aynennn!" dedim. Allah kısmet ederse, bir kurtlarımızı döküp geleceğiz. Belki içki oyunu falan oynarız ya (Hiç bir zaman oynayamadığım, ama çok merak edip, özendiğim bir oyun) Gerçekten eğlenceli bir oyun. Hiç bir zaman karşılıklı olarak yapamadığım, ama kendi arkadaşlarımla sanaldan oynadığım (gazozla, icetea ile :D) bu oyunu hemen anlatayım da sizde arkadaşlarınızla felekten bir gece çalarken yapın. Allah bilir benden önce yaparsınız.

Lost’tan Kate ile Sawyer’ın bir gece oynadığı bu oyunu sevgiliyle oynamak sakıncalı olabilir. İlk başlatan “ben asla…” ile cümle kurar. Diğer oyuncular ilk kişinin yapmadığı şeyi yapmışlarsa içki içer, eğer kimse yapmamışsa söyleyen kişi içkiyi içmek durumunda kalır. Bu oyunu güzelleştiren taraf dürüstlüktür yalan söylemeyeceğini bildiğiniz ve her türlü sırrınızı paylaşabileceğiniz insanlarla oynamak oyunu daha eğlenceli kılar.



2. "Arkadaşlarla tatil planı"

S ve ben aylar öncesine konuşmuştuk. Demiştik ki; "yazın bir yerlere gidelim" Daha sonra U, ve B, ile de konuşuldu bu konu ve herkesten onay alındı. Daha doğrusu benim bu yaz ki yoğun programım müsade ederse bu yaz Marmaris, Antalya ya da Çeşme gibi hem kafa dinleyeileceğimiz, hem de bol bol güneşlenip, yüzüp, eğleneciğimiz tatil beldeleri düşünüyoruz. Deniz, kum, güneş ve harika bir yaz. Daha ne istenir? Zaten benim için Deniz + kum + güneş + müzik + arkadaş = her zaman huzur demektir.
Geçen sene yazın S ile Antalya tatilimizi hatırladım da..

.
En yakın arkadaşınla yaz tatili film gibidir. 

Her an gençlik filmine de dönüşebilir, 

korku filmine de!



Yani hayır çok mükemmel değildi, yok aslında öyleydi. Yahu bir dakika kafam karıştı. 
O tatil S ile arkadaşlığımızın ne kadar güçlü olduğunu anladığımız bir tatildi. Çünkü aç kaldık, parasız kaldık. Aynen de böyle oldu. Rüyalarım da falan Burgerking'e falan gidiyordum, o derece. Kavga ettik. Şu b*ktan açlık mevzusu yüzünden belki hiç olmadığı kadar bir birimize girmiştik ya (Antalya'nın o sıcağında caddenin kenarından, ben önde, o arkada yürüye yürüye- saydıra saydıra)
Hayatımda hiç çikolatalı küçücük bir top kekle kahvaltı yapacağımı düşünmemiştim ama öyle olmuştu. Aslına bakılırsa o sıcakta hiçte yumurtalı omletlerdir, tartlardır, turtalardır yiyecek iştahım yoktu. Standart kahvaltı tabağı sorduğumuz yer bize 15tl hesap söylemişti. Nasıl kaçtığımızı bilememiştik. Len orada koyacağın iki, üç zeytin, bir, iki peynir, domates, salatalık (olursa beki salam). Sen bunun nesinden 15tl hesap geçirmeye çalışıyorsun yani? Sanki tabağında Kütahya Porselen. İşte biz bunu duyunca, yüzde yüz atmış tepemiz iyice attı, birde bunun yüzünden kavga ettik. Derken bir şekilde karnımız falan doydu. 
Yalnız bildiğim bir şey varsa, aç kaldıktan sonra eline para geçen insan kedine ziyafet çeker, net. Ama biz Antalya'nın en büyük alışveriş merkezlerinde delice alışveriş yaptık. Kendimizi ne kadar havalı hissettiğimizi siz düşünün. Annen, baban yok, büyük bir şehirde, en yakın arkadaşınla tek başına tatil yapıyorsun. Yetmiyor gibi kendi cüzdanındaki parayla alışveriş yapıyorsun. Özgürlük işte be, özgürlük.
Belki en garibi de mis gibi kalacak yerimiz varken, dışarda uyumamızdı. Hem de neden? Balkondaki yarasalardan korktuğumuz için ( Yok, hayır S korktuğu için) Az önce uyumak mı dedim? Değiştiriyorum, uyumadık biz. Başta bizi katilin biri, kaçıracak, tecavüz edecek, kesecek, liğme liğme edecek, organlarımızı satacak, belki nüfus cüzdanlarımızdan ailemizi öğrenip cesedimizi onlara yollayıp, "KENDİLERİ KAŞINDILAR ABİ!" diyen bir not falan bırakacak düşüncesiyle üç buçuk atıyoruz. Ben tüm yaptığım günahlar için Allah'taan özür dileme konuşmasına başlamıştım bile. Ara da etrafıma bakıyorum ve kuş uçmaz, kervan geçmez, ıp ıssız ve bom boş, kurt köpeklerinin sesleri arasındaki karanlık geceye baktıkça Allah'la konuşmam bitmeden birinin canımıza okuyacağını düşünüyordum ve oldu.
Tam o andaaaaaaaaa....


Aha, bir dakika ya. İstediğim heyecanı yakalayabildim sanırım. O zaman devamı VOL 2 de beybiler.
Hadi öptüm. Biz iki salak geçen sene yazını neler yaşayarak atlattık, hepsini vol 2 de uzun anlatırım.
Döndüğüme sevinmişsinizdir umarım. Çünkü ben tekrar yazmaya başlamaktan çok mutluyum.
Seviliyorsunuz. Muck Ah!