12 Eylül 2013 Perşembe

Gönderilmemiş mutluluklar mektubu

Ne yapayım şimdi, gitmeyeyim mi bir daha o kafeye?
Nasıl bir çözüm yolu buldum, harikayım.
Seni görmeyeyim diye şehri terk ediyor muşum bir de, düşünsene.
Yok hayır, zaten artık aynı şehir de değiliz. Aslına bakarsan iki şehrimizde aynı.
İstanbul... her şeyi unuttuğum, hayallerimi gerçekleştirdiğim şehir. Çoğunlukla çoşkulu, sevinçli ve içten içe suskun...
Haberi öğrendiğimde "hadi canımm!" dedim içimden.
Neden böyle oldu, neden bu şekilde oldu? 
Seni özleyeceğim. Bana "bu, o kız mı?" diye düşünen bakışlarını, arkadaşlarımla aramdaki konuşmayı dinlemeye çalışırken çocuklaştığın zamanlarını... 
Bir çok şeyi özleyeceğim, yani özlemek isterdim çünkü çok fazla özleyebileceğim bir şey bırakmadın.
"Unuttu" diyorum. Hoş, unutmasaydın da ne olabilirdik, bilmiyorum.
Bilmediğim bir şey daha var; o da ne hissettiğim. Acı mı çekiyorum, şok mu geçirdim, öfkelendim mi bilmiyorum. Her travmada hissetme özelliğimi kaybediyorum sanırım ben.
Gerçi hissetmemeyi ta en başından isterdim.
O gece arkama döndüğümde elindeki telefonu umursamayıp bana bakıyordun.
Neden mal gibi durduk yere gülümsedim hala bilmiyorum. Sonra seni bir daha göremeyeceğimi bilerek uyudum. 
Ama Tanrı bu ya, bazen farklı şeyler yazıyor sana biraz daha uzasın şu oyun diye.
Daha sonra tekrar gördüm, ve sonra tekrar, tekrar, tekrar....
Madem bir sonu yoktu neden karşıma çıkarmıştı tanrı seni?
Son ne ya, başlangıç yapmadan bir son olabileceğine de inanmaya başladım sanırım.
Tam bir malım biliyorum. Hep ben saçmaladım, hep ben çocukluk ettim, kafamın içinde beynim yokmuş gibi davrandım. 
Hem de sırf gururdan. Gururuma s*çayım, seni kaybettim. 
Kazanamadan kaybettim, iyi halt ettim. Şimdi oturup mutluluğunu izliyorum.
Gerçi mutlu musun pek anlayamadım, mimiklerin deli gibi aşık olan bir adamın mimikleri değil, ama mutsuzluktan kusucam diyen bir adam gibi de durmuyorsun. 
Ben sadece boş boş takılıyorum.
A ve G'de mutlu olabilirlerdi. Yani... belki.
Siz erkekler konseyi gibi oturup "hadi hepimiz bir manita yapalım" falan mı dediniz, nedir bu acele anlayamadık zaten. Anlamakta istemedik.
Daha fazla düşünseydik, yeni bir film çıkaracaktık kafamızda.
Başrol çiftleri hastalıklı ilişkiler içinde aşk yaşıyorlar.Ya da yaşadıklarını sanıyorlar...
En kötüsü de bu oluyor sanırım.
Neyse bu mektubu sana göndermeyeceğim, evet, aynen öyle yine gurur yapıyorum. Gururumu terk edebileceğim bir şey görmüyorum çünkü ortada.
Aman neyse, sağ ol ya gerçekten. Farklı bakışlar, farklı davranışlar, farklı duygular.... güzeldi, kısaydı ama özdü. Gerçekçiydi ya da değildi. Gerçek olmasını dilerdim.
Mutlu ol, hak ettiğini düşünüyorum. Hep düşündüm.
Sensiz, gözlerinsiz, hiç bir şeysiz.


Anılar, anılar, anılar.... Yok ya, valla hiçte geri gelmiyorlar