Diğer, İ'den zaten Allah haberdar sadece. Kızımızın yüzünü gören cennetlik zaten. Eeee, B ne yapsın? Ben ne yapayım? Tatilim yok, İstanbul da 'yandı bitti kül oldu' edasıyla takılıyorum, "acıyın lan bu kıza!" sesleriniz kulağımda. Madem tatil yok, deniz yok, güneş istemediğin kadar var... bu kız da bayram temizliği yapsın o zaman! Az önce bana bayram gibi gelmiyor diyordum ama bu sıcakta bayram temizliği yapacak kadar da işin ciddiyetindeyim yani, yanlış olmasın. Temizliği yapmam gereken tek mekan Tiyatromuz bu aralar. Sağ olsun bizim arkadaş tayfası öğrenci bekar evine çevirdi resmen. Her yerde ağzına kadar dolan kül tablaları -yerlerde bile küller var, o kadar dolmuş, taşmış- soda şişeleri....
Amaaan, valla sayamıcam. Bu iş böyle gitmez B, hadi kızım sen yine bir el at kurtar şu durumu, milletin hayatını kurtaracaksın, dedim giriştim temizliğe. Aldım elime o efsane sarı bezi ve fısfıslı deterjanı, önce masalardan başladım. Birde Zaz'dan Les Passants açtım, son ses dinlerken yerleri silmeye başladım. Aslında içinde piştiğim pantolonumla temizlik yapmayı hiç istemezdim ama, başka seçenek yoktu. Temizlikte giyilecek kıyafet bellidir aslında: klorak lekesi olmuş bir tişört, ve aynı şekilde eskimiş, lekeli bir şort. Başına da bir tane temizlikçi teyzelerinkinden olan özellikle kırmızı bir kumaş bağla, tamamdır.
Sen bir liselisin, ev hanımı değil. Sakın ama sakın ha temizlik yapma!
Gerçi ben lise'de yurtta kalırken, temizlik yapıyordum. Ama ne yapmak. Sanırsın, evliyim, üç çocuğum var ve resmen tüm gün ev de oturan bir ev hanımıyım. Bir gün doldururdum kovaya suyu, bir kapak deterjanı taş yerleri bir güzel viledaladım. Tabii müziğim yine açık. Saçlarım ev topuzu, meşhur kırmızı üstünde beyaz puantiyeleri olan bandana mı taktım, Amerika'nın altmışlı yıllardaki temizlikçileri gibi yapıyorum temizliğimi. O zamanlar da mevsim, "ben yaz. Bak yoldayım, geliyorum ha, kaldırın kışlıkları". Öyle bir sıcak var yani. Bende bu sıcakta giydim kısa, penye bir elbise. Dışarı çıkacak olsam yüzüne bakmayacağım elbise, o temizlik anında hayatımı kurtardı yemin ederim. Tiril tiril, rahat rahat temizliğimi yapıyorum.
Kaptırdım ben kendimi, dolapları falan siliyorum, şarkı listesi başa dönmeye hazırlanıyor, sen düşün artık kendimi nasıl kaptırdığımı. Sen kim, temizlik yapmak kim be B? Ulan onu bile elime yüzüme bulaştırdım. Havaya girmişim, temizliğimi yapıyorum ne güzel. Yerleri viledalarken, bir yandan da şarkıda dans ediyorum, söylüyorum. Tam filmlik bir kare yaşıyorum yani o an. Yaşamaz olaydım. Müziğin sesini çok açmanın bir dezavantajı da varmış, dedim o an içimden. Kapının açılma sesini duyamayacak kadar temizlik yapmaya translanmış ben, odama gelen ve bir dakikadır benim viledalarken yaptığım kalçalı danslarımı izleyen iki müfettiş, üç öğretmen ve bir müdür olan altı normal insanı ani bir reflekse arkama dönünce anladım. Ödüm nereye kaçmıştı o an?, öd denen şey gerçek miydi, kafamda deli sorular vardı yemin ederim. Çok klorak beyin hücrelerim öldürdü de, ben kokain çekmişler gibi hayalde miydim, temizlik yaparken uyuya kaldım da bu bir rüya mıydı bilemedim o an, bilmekte istemedim. Keşke camlara da girişseydim, de aşağı düşüp bu anı hiç yaşamamış olsaydım.
Bıyıklı amcalar fal taşı gibi açmış gözleriyle bana bakarken, çok sevgili Edebiyat hocası kesin o an "Beste'nin bilinmeyen yüzünü görmek bu güne kısmetmiş" diye geçirmiştir içinden. Üstümdeki paçavra penye elbiseyi mi ellerimle kapatmaya çalışayım, yere dökülen deterjanlı su olmuş çıplak ayaklarımı mı gizleyeyim karar vermek Var mısın, Yok musun da Hamdi Bey'le konuşmak gibiydi.
Aha kesin okuldan atılıyorum. Ulan Beste, dört yıl bir arza olmadı, son seneye gelmişsin gider ayak okuldan atılcaksın. Hem aşkta, hem okul da kaybediyorsun, bu kadar da bahtın kara işte. Allah'ım şimdi okuldan atılınca tüm gün evde pinekleyen, on dokuzunda da evlenen işsiz güçsüz kadınlar gibi mi olucam, bu muydu alın yazım?
-Kızım bölmüyoruz dur inşallah?
Böldün valla amca. Hatta sizin yaptığınıza direk basmak, haneye tecavüz, özel mülke izinsiz girmek falan denir yani. İnsan kapı çalar. Belki çaldınız evet, belki çok çaldınız evet, ama ben duymadım işte Allah Allah.
Okuldan atılcam kesin, hatta sürgün etmelerini bile beklerim. Artık benden sonra odalara zil yaparlar da, okulun efsane hikayesi olurum. "Bir salak Beste vardı, çılgınlar gibi, çıldırarak temizlik yaparken müfettişlere hocalara yakalanıp, kendini, yetmiyo gibi okulu, hocaları rezil etti. Şimdi de evlendi, üç çocuğu, bir alkolik kocası var, hala daha da her gün temizlik yapar. O zamandan belliymiş işte..."
Ay hayır, hayır yani, bu hikayeye asla izin veremem. Ayda yılda bir temizlik yaptım, keşke pisliğin içinde yaşayan pasaklı bir liseli olarak devam etseydim hayatıma.
-Ay kusura bakmayın, odanın güzel bir temizliğe ihtiyacı vardı. Havalar da güzelken yapayım dedim.
-Anlıyoruz...
B*k anlıyorsun. Nesine anlıyorsun be. Sen temizlik yapmak ne demek bilir misin ki bey Amca? Evini temizleyen, yemeğini, ütü'nü yapan, bulaşığını yıkayan bir karın var. O temizliyor evi, sanki sen cd'ye Zeki Müren koyup, elinde vileda oda, oda temizlik yapıyorsun. Anlıyormuş. Anlasan sende karınla birlikte temizlik yaparsın be! Kızım B, sakin ol. Şimdi kadın-erkek eşitliği/eşitsizliği'ne girecek durumda değilsin. Atıldın, atılcan lan. Baktım bizim Edebiyat hocasının tek kaşı kalkık, tamam, dedim affım falan yok. O şeker gibi, hiç bir şeye sinirlenmeyen adamın o anki yüz ifadesini bile anlamak için mimik uzmanları ayrı araştırmalar yaparlardı.
-Neyse biz diğer odalara bakalım da o sırada, sen de hazırla buraları.
Sanki yatılıya gelicek. Tamam, dedim bir güzel ayrıldım o müzikle bütünleştiğim temizlik dünyamdan. Senin de ev hanımlığın buraya kadarmış B, dedim içimden. Döktüm suyu, paçavra olmuş, rezil rüsva penye elbiseyi çıkarıp, giydim diz izi olan bir eşofman. Okuldan da atılmadım şükür. Ama o günden sonra Hediye teyze bana ne vileda verdi, ne bez. Kaderime razı oldum, ev hanımlığını bırakıp liseli olmanIn son aylarını yaşayan genç kız olmaya devam ettim. Bir de bir şey fark ettim: benden iyi ev hanımı olur ama eskiden dansçı olan bir ev hanımı olur. Şayet dans ederken yerleri doğru düzgün silemediğimi fark ettim. Bazı yerleri silinmiş parlıyor, bazı yerleri kupkuru, leş gibi. Kahretsin, kaldı işte tozlar! Hep sizin yüzünüzden müfettiş amcalar! Böyle de suçu size atarım işte, oh olsun.