27 Ekim 2015 Salı

Dikenli tel olurdum gül açan yüreğimde.


İki tane ip.
Bağlılar sıkı sıkı. 
Öyle ki ne makas keser,
ne de gevşer bu ipler. 
Ama bir gün bu ipler kesilmeden koptu.
Diğer ip hissediyor bu kopuşu.
Hem de her zerresinde.

İki tane insan.
Bağlılar sıkı sıkı.
Öyle ki ne mesafeler ayırır,
ne de insanlar girer.
Ama bir gün bu insanlar koptu.
Diğer insan hissediyor bu kopuşu.
Hemde her zerresinde.

İp sanıyordu ki insanlar bile çözemez.
İnsan sanmıştı ki, insanlar ayıramaz onları.
İnsanlar çözdü.
İnsanlar ayırdı.
Fakat ipler sıkı değildi demek ki o yüzden insanlar çözebildi.
Bir insan izin verdi demek ki o yüzden bu soğukluk.

Kimi suçlamalı?
İpi mi, iki insanı mı, diğer insanları mı?
Kim ayırdı?
İnsanlar mı, güvensizlik mi, yalan mı?
Hepsi.
Hem de hepsi.
Yalan ana'dan baba'dan duyulunca bile acı.
Sevdiğini korumak için yalan söyleyerek zarar vermek diye bir şey var.
Bu gerçek.
Çok gerçek.
Yalan gerçek.
Güvensizlik kanser gibi.
Sinsi sinsi, yavaş yavaş hissettiriyor kendini.
Aklına beynine hükmetmeye çalıştıkça yayılıyor.
En güvendiğine güvenememe'nin acısından acı çekmeye başlıyorsun.
İp korkmuş.
İnsan çaresiz.
Kendisiyle savaşta.
Kazanırsa bitecek her şey.
Kaybetmeyi diliyor ama kazandığını gördükçe daha da acılı.

"Nasıl?" diyor insan.
"Nasıl diğer insanların bana değersiz davranmasına izin verebilirsin?
Nasıl bu hakkı onların eline teslim edersin.? 
Nasıl anı yaşayıp da ileriyi göremezsin? 
Cevap geliyor gevik güvük. 
Çelişkili, telaşlı bir cevap.
İnsan diyor; "Yine aynı! Yine aynı! 
Oysa ben dünya'yı karşıma alırım. 
Üşüdüğünde senin için yanar küllerimle ısıtırım. 
Sana gelecek kötülüklere dikenli tel olurum, gül açan yüreğimde"
Konuşuyor, konuşuyor duyulmuyor.
İnsan ise kırgın, kızgın, öfkeli.
Anladı ki artık sırtını dayayamayacağı biri o kişi.
"Bana zarar verdin" diyor. 
"Pratikte insanlar, teori de 'sen'.
"Bana çok büyük bir zarar verdin"
İp gibiydiler. 
Balıkçı düğümüyle bağlanmış ipler....
Hiç kimse çözemez, ayıramazdı.
Ayırabildi.
İzin verildi.
"Oysa.." dedi insan. "Benim limanımdın sen, evimdin. 
Vatanım sendin, geleceğimdin, 
yaşlandığımda ki ihtiyar halim bile sendin benim.
Şimdi limanım gitti, evim yıkıldı.
Vatanım parçalandı. 
Geleceğim belirsizleşti, ihtiyarlığım korkuttu beni."
İp bağlanmak istedi.
Tutmadı düğüm.
İnsan devam etti: "Ama devam ederim. Bulurum bir liman, bir ev, bir vatan. 
Geleceğim renklenir. yaşlılığımda.... onu kim biliyor ki?"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder